Hakkında konuşmak her ne kadar sıkıcı ve üzücü olsa da makro ekonomik göstergeler ve veriler ülke ekonomimizin pekte iyi olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Geçtiğimiz haftalarda Hazine’nin kamu dolar talebine ilişkin verileri paylaşmasıyla da doların uzun bir süre daha ülke gündeminde olacağı kesinleşmiştir. Bu kapsamda ilerleyen dönemler için önlem alabilmek ya da sadece bilgi edinebilmek adına ekonomik krizde en çok ne zamlanır biraz açıklama yapmak yararlı olabilir.
Paylaşımlarımız herhangi bir siyasi görüş içermemekte olup, sadece yerel ve küresel anlamda meydana gelen gelişmeler ışığında yaptığımız araştırmaların sonucudur. Yazımız içeriği herhangi bir yatırım tavsiyesi anlamı taşımamaktadır.
Ekonomik krizin fiyatlara nasıl bir etkide bulunabileceğine değinmeden önce ekonomik krizin kavramsal olarak incelenmesi ve anlaşılması gerekmektedir. Fiyatlar genel düzeyi, işsizlik, yatırımlar, vergiler ya da buna benzer ekonominin yapı taşı olarak varsayılabilecek herhangi bir nominal değerin kabul edilebilir seviyenin dışına çıkması, satın alma davranışını ciddi şekilde etkilemesi ve ekonomik açıdan bunalım yaratması ekonomik kriz olarak tasvir edilebilir.
Ekonomik kriz sadece ülke ile ilgili değildir, aynı zamanda küresel çapta yaşanan bazı sorunlar veya kriz yaşayan bir ülke de farklı bir ülkenin bunalıma girmesine neden olabilir.
İşte bir ülkede yaşanan kriz ortamının diğer ülke ekonomilerini de çok ciddi ölçüde etkileyebilecek olması nedeniyle yurt dışındaki kredi kuruluşları veya otoriteler ülkeleri değerlendirir, ilgili ülkeye çeşitli önerilerde ya da eleştirilerde bulunur.
Aslında ekonomik kriz ortamında fiyatlara zam yapılmasına neredeyse hiç rastlanmaz, fiyatlar paranın değer kaybetmesi nedeniyle kendiliğinden artar ve hatta devlet sabit fiyat politikasına geçiş yaparak bazı ürünlerin fiyatlarını düşürmeye çalışır.
Ekonomik kriz ortamında hangi ürünün en çok zamlanacağını kestirmek pek mümkün değil, ancak geçmiş dönemlerde yaşanan kriz ortamlarına istinaden bir inceleme yapılırsa enerji ve gıda harcamalarında ciddi maliyetlerin söz konusu olduğunu belirtmek gerekir.
Tüm bunlar makro bir sorun olduğu için kişilerin bireysel olarak alabileceği önlemler de kısıtlıdır.
Yukarıda da değinildiği gibi bir kriz ortamı oluştuğunda makarna stoku yapmaya çalışmak ya da elektrik depolamak için gayret etmek anlamsız olacaktır. Kişilerin bazı önlemlerle en azından parasının değerini korumaya gayret etmesi kriz ortamından daha az kayıpla çıkmasına yardımcı olacaktır. Makro ekonomik sorunlar, elektrik üretimi vb. devleti ilgilendiren sorunlardır aşağıda bireysel tüketicilere odaklanılacaktır.
Türkiye’de kriz söylentilerinin ortaya çıkmasına neden olan olaylar arasında en dikkat çekeni geçtiğimiz yıllarda otomobil üreticilerinin üretimlerini zaman zaman durdurmasıydı. Üreticilerin üretime ara vermesi hiç hoş bir durum değil çünkü bu durumda ya atıl kapasite kaynaklı işçi çıkartılacak ya da satışlarda yaşanan düşüş nedeniyle firma dolayısıyla da ülke çapındaki üretim küçülecek.
Ayağını yorganına göre uzatmak gerçekten de kriz ortamından korunabilmek adına verilebilecek en başarılı tavsiye olabilir. Kişiler harcamalarını kontrol altına almalı ve özellikle sahip olmadığı parayı kredi ya da kredi kartı gibi araçlarla harcamayı sonlandırmalıdır.
Geçmiş dönemlerde yaşanan krizler incelendiğinde neredeyse her zaman özel sektör çalışanlarının kriz ortamından daha fazla etkilendiği görülmüştür. Bu nedenle özel sektörde çalışan kişilerin harcamalarını daha da azaltması ve tasarruflarını arttırması gerekir.
Eğer kredi ya da kredi kartı borcu varsa kişilerin acilen bu borcu kapatması gerekir. Zaman geçtikçe paranın değer kaybetmesi gibi değer kazanması da mümkündür.
Paranızı hisse senetlerine, faiz hesaplarına ya da değerli taşlara yatırmış olabilirsiniz fakat en azından bir kısmını nakit dövize çevirdikten sonra güvenli bir yerde tutmanız iyi olabilir. Döviz fiyatlarındaki dalgalanmalardan sonra paranın bankalardan çekilmesi ya da döviz bürolarında bozulması sorun olabilir.
Her ne maksatla olursa olsun uzun vadede yerli malı tüketmeniz sizin yararınıza olacaktır. İlk bakışta raflardaki yerli mallarının fiyatları ithal edilenlere nazaran daha fazla gibi görünebilir, ancak hatırlanması gereken en önemli ayrıntı yerli mallarına yönelinmesi halinda bir süre sonra bu malların fiyatlarının ithal mallardan daha ucuz olacağıdır.
Vergi ve benzin fiyatlarındaki artış sonrasında araç kullanmak ya da otomobil satın almak gerçekten de oldukça zor bir hal aldı. Bu kapsamda yapılabilecek şeyler arasında kontak kapatıp ya da aracı satıp toplu taşıma araçlarını kullanmak bulunuyor. Bu sayede kullansanız da kullanmasanız da size maliyeti olan bir yükten kurtulmuş, ulaşımınızı çok daha az maliyetle karşılamış olursunuz.
Önümüzdeki sürecin ciddiyetinin farkına bir kez daha varabilmek adına olup biten bazı olaylara değinilmesi yararlı olabilir. Örneğin son dönemlerde büyük sermayedarlar şirketlerini satıyor ve elde ettikleri parayı da yurt dışına çıkarıyor. Bunun en önemli nedeni tıpkı tüketiciler gibi iş dünyasının da önünü görememesi. Gerek OHAL gerek tüketimdeki düşüş nedeniyle her an her şeyin olabileceğinin farkındalar.
Geçtiğimiz aylarda Doğan Medya Grubu’nun Demirören Grubu’na satılması büyük gündem olmuştu. Ekonomistler söz konusu satıştan doğan gelirlerin yurt dışına çıkarılabileceğini savunuyor. İktisatçı Alp Altınörs’ün dediğine göre ilgili satış “bir kaçış hazırlığı olabilir”.
Hatta geçtiğimiz yıl içerisinde çok fazla gündeme gelmemiş olsa da Ülker’in de sermayesini yurt dışına çıkardığı anlaşılmıştı.
Bunlar neden anlatılıyor?
Geçmiş dönemlerdeki krizler incelendiğinde ya da ekonomiyle ilgili biraz bilgi sahibi olunduğunda kriz öncesinde ülkeyi ilk terk etmeye başlayan şeyin sermaye olduğu anlaşılacaktır. Doğan ve Ülker’den sonra geçtiğimiz günlerde Doğuş Holding’in de yüz milyonlarca TL’lik yatırımlarını sattığı gündeme düşmüştü.
Hükümetin kriz beklentisi içerisinde olduğunu ortaya koyan en önemli ayrıntı geçtiğimiz dönemlerde oluşan 53 milyar TL’lik bütçe açığını kapatmak için 83 milyar TL’lik borç alınması oldu. Normal şartlar altında ve tavsiye edildiği üzere bütçe açığı kadar borçlanılması gerekir fakat hali hazırda 30 milyar TL’lik kamu mevduatı beklemede duruyor. Bunun nedeni oluşabilecek kriz ortamında kullanılmak üzere mevduat stoku yapmak ki her halükarda 30 milyar TL’lik fazla borç normal bir durum değil.
Sitemizde sizler için daha önceden kaleme aldığımız Ekonomik Krizin Sonuçları ve Piyasalara Etkileri Nelerdir konulu yazımızı da okuyarak alternatif bilgilere ulaşabilirsiniz.
Sanal para alım ve satımının yaygınlaşması ile birlikte farklı alt coinler ortaya çıkmaya başladı. The…
Vakıfbank, faizsiz kredi imkânı ile pandemi yüzünden geçim sıkıntısı yaşayan birçok kişiye destek sunuyor. Online…
Bireylerin ya da tüzel kişilerin belli miktarlar kapsamında, kamu hizmetleri için kanuni bir şekilde ödedikleri…
Taşıt kredisinin temel özelliği, kefil şartının bulunmamasıdır. Dolayısıyla birçok yeni taşıt sahibi krediye seçeneğine yönelmektedir.…
Loopring coin yorum, son zamanlarda en çok merak edilen popüler konular arasında yerini aldı. Öyle…
Dijital paranın global borsanın nabzı haline gelmesiyle birlikte, her gün yeni bir coin yüzüne çıkıyor.…