Mahatma Gandhi “Dünya herkesin ihtiyacını karşılayacak kadar zengindir, hırsını karşılayacak kadar değil.” derken kapitalizmin en basit ve anlaşılır özetini yapmıştır fakat iş bununla da sınırlı değildir. Kulağa klişe gelebilir fakat kapitalizm de tıpkı diğer fikirler gibi (atomların çarpıştırılması sonrasında ortaya çıkan enerji daha sonra atom bombası yapmak için kullanıldı, oysa bu fikir sadece enerji ihtiyacını karşılamak için ortaya atılmıştı) ortaya çıktığı dönemde birçok sorunu çözen, ilk bakışta mükemmel ve herkese eşit fırsat sunacak gibi görünen, sürekliliği olan bir sistem gibi görünmüştü fakat zaman ilerledikçe ve insanın hırsının bir sınırı olmadığı fark edildikçe gölgesinde oturulan ağaçlar gölge yapan tahta şemsiyeler yapılmak üzere kesilmeye başlandı ve işler garipleşti. Bu kapsamda sade bir dille, çok fazla teknik ifadeye değinmeden kapitalizm nedir, ne zaman ortaya çıkmıştır ve gerçekten anlatıldığı kadar kötücül bir sistem midir kısaca değinilmesi yararlı olabilir.
Üretim araçlarının sahipliğinin ve denetiminin kârını ençoklamak amacındaki özel kesimin elinde olduğu, özel mülkiyet, girişim özgürlüğü, seçim özgürlüğü, iktisadi rasyonellik, sınırlı devlet ve serbest rekabete dayalı iktisadi ve sosyal sistem.
TDK’nın tanımına dikkat edildiğinde kapitalizmin aslında girişimciliği teşvik etmek, insanları çalışmaya ikna etmek için ortaya çıktığı görülebilir. Çünkü sistem özünde kişilerin çalışmalarını, çalışmaları halinde ödül olarak para kazanmalarını ve kazandıkları parayla da mutlu bir hayata sahip olmak için ihtiyaç duyduğu şeyleri satın almalarını mümkün kılmayı amaçlamıştı. Fakat buradaki sorun uzun vadede paranın harcanması kısmında patlak verdi, çünkü insanı mutlu edebilecek paranın sınırı mutluluk kaynağı para olunca ortadan kalktı.
Kapitalist mülkiyet iki farklı anlamda kullanılabilir. Birincisi ilgili mülkiyetin sahibi tarafından her türlü amaç için kullanılabilme imkanı, ikincisi ise mülkiyet sahibinin ve bu mülkiyet içerisinde yer alan çalışanların gelirlerini mülkiyetten almasıdır yani ilgili mülkiyetin oluşturduğu çarkın onu çevirenleri ödüllendirmesidir.
Kapitalist mülkiyet kavramı sahibine en verimli üretim tekniklerini kullanmak, en düşük maliyetle en fazla üretimi yapmak için bir teşvik sistemi oluşturur ve mülkiyet sahibi de bu kapsamda elinden gelenin en iyisini ortaya koymaya çalışarak karını maksimize etmeye gayret eder. Kapitalist felsefenin teşviği aç gözlülüğün iyi olduğudur ve bu asla inkar edilmemektedir. Kapitalizm, ekonomi literatüründe hiçbir şekilde aza tamat etme ya da yetinmeyle bağdaştırılamaz. Kapitalizmin teşvik ettiği şey her zaman için daha fazlanın olduğudur.
Kapitalist sistemin içerisinde yer alan şirketler hisselere ayrılır ve zaten var olan şirket kapitalizm aracılığıyla yeniden var edilir ve yeniden değer biçilir. Biçilen yeni değer üzerinden borsada işlem görmeye başlayan hisse senetleri aracılığıyla en yüksek teklifi veren kişiler şirkete ortak olmaya başlar fakat bu teklifin de bir üst sınırı yoktur, daha önce de belirtildiği gibi her zaman daha fazla vardır.
Kapitalizmin varlığından söz edebilmek için serbest piyasa ekonomisinin var olması gerekir. Mal ve hizmetlerin üretilmesi yani arz, tamamen talebe dayalıdır. Kapitalizm öncesinde her arz kendi talebini yaratır felsefesi hakimken kapitalizm sonrasındaki modern teorilerde arzı talebin yarattığı fark edilmiştir.
Arz eden girişimciler ve firmalar en yüksek karı elde etmek için birbirleriyle amansızca mücadele eder ve en kaliteli, en cazip, en başarılı ürünü tüketicinin önüne getirmeye, diğer ürünlerdense kendi ürünlerini satın almaya ikna etmeye çalışır. Oluşan rekabet ortamı sayesinde tüketiciler mümkün olan en uygun fiyatla ürünlere erişir ve rekabet tüketici lehine gelişmiş olur.
Kapitalizmin inkar edilemez bazı avantajları tabii ki vardır. Kapitalist sistem sayesinde tüketiciler aklına gelebilecek neredeyse her türlü ürüne pazarda rekabet edilebilecek en düşük fiyatlarla sahip olma imkanına kavuşur. İşletmeler müşterilerin satın aldığı hizmet ya da maldan mutlu olması gerektiğinin bilincinde olduğu için olabildiğince kaliteli ürünü tüketicinin önüne getirmeye çalışır.
Karını maksimize etmeye çalışan firmalar kaynakların daha etkin kullanılmasına, yeni teknolojilerin ortaya çıkmasına katkıda bulunur ve hatta yeni bir teknolojinin ortaya çıkması için milyonlar harcayabilir.
Kapitalizm gerçekten başarılı beyinlerin, bilimle uğraşmak isteyen kişilerin ürettiği bilgiyi satabilmesini ve sattığı bu bilgiyle yeni bilgi üretimlerinde ihtiyaç duyduğu harcamaları yapabilmesini mümkün kılar.
Kapitalizm rekabetçi olmayan kişileri doğrudan sistemin dışına iter ve gücü yettiği kadar da sistemin dışında tutmaya çalışır. Bu kapsamda rekabetçi becerilere sahip olmayan yaşlılar, çocuklar, özürlüler vb. farklı kişilere muhtaç olur çünkü herkes tarafından kabul görmüş bir sistemin parçası olamamak her açıdan olayların aleyhte gelişmesine neden olmaktadır.
Kapitalizmin fırsat eşitliği sağladığı da tartışmaya açık bir konudur, çünkü dünya çapındaki herkesin aynı eğitime eriştiği, sağlıklı beslendiği, aynı yollardan geçtiği ya da aynı şartlara sahip olduğu söylenemez.
Kapitalizm başarıyı çok hızlı ve etkileyici biçimde ödüllendirir, bir süre sonra ödüllendirilen kişi rekabet edilemez olur. Rekabet edilemez olan kişi kapitalizmin kendisi için bir sorun haline gelmeye başlar ve felsefenin işlememesine neden olur, ancak kapitalizm her geçen gün kendi eliyle kendi sonunu getirmeye devam etmektedir.
Kapitalizm iklim değişikliği, küresel ısınma ya da çeşitli doğal afetleri kar elde edemeyecekse tamamen göz ardı eder. Çünkü bunlar ve bunun gibi şeyler satılamaz ve satılamayan şeyin bir ödülü olamaz. Kapitalist düşünce her zaman için daha fazlasını teşvik eder, daha fazla için nelerin feda edildiğinin bir önemi yoktur.
nitelik | kapitalizm | sosyalizm | komünizm | faşizm |
Özel mülkiyet | Bireylere aittir. | Herkesin kullanımına açıktır. | Herkesin kullanımına açıktır. | Herkesin kullanımına açıktır. |
Ödül | Kar. | İnsanlara yararlı olmak. | İnsanlara yararlı olmak. | En güçlü ulus olmak. |
Kaynaklar | Arz ve Talebe bağlıdır. | Merkezi planlamaya bağlıdır. | Merkezi planlamaya bağlıdır. | Merkezi planlamaya bağlıdır. |
Kim nerede çalışacak? | Piyasa karar verir. | Kabiliyetler öne çıkar. | Kabiliyetler öne çıkar. | Milletin ihtiyaçları nelerdir? |
Zenginlik | Servet | İnsanlığa bulunulan katkılar. | Gerekliliklerin yerine getirilme ölçüsü. | Millete ne kadar faydalı olunduğu. |
Birisi size ne kadar mutlu olduğunuzu sorduğunuzda duraksıyorsanız yani bunu tarif edecek bir tabiri bulmak konusunda güçlük çekiyorsanız ya da sadece “çok, eh işte vb.” terimler kullanıyorsanız sizde buna çok şaşıracaksınız.
Kapitalizmin sorun olmasına neden olan insanlar, yani hırslarına yenik düşen insanlar için kapitalizmin vaat ettiği para ödülün kendisine dönüştü. Yani kapitalizm ortaya ilk çıktığında girişimcinin başarılı satış sonrası para kazanması, bu parayla farklı mal ve hizmetler satın alması, kendisini mutlu etmesi bekleniyordu, aslında düşünüldüğünde de oldukça mantıklıydı fakat uzun vadede bu süreci benimseyen insanların paranın satın alabileceği ürün ve hizmetleri değil paranın kendisini mutluluk sebebi olarak gördüğü fark edildi. Yani bu insanlar tam olarak banka hesaplarındaki bakiye kadar mutlu olmaya başladı ve bunun bir üst sınırı da yok.
Kapitalist öğretileri benimseyen bir kişiye ne kadar mutlu olduğu sorulduğunda banka hesaplarını kontrol etmesi, tahvillerinin değerini analiz etmesi yeterli. Ortaya çıkan rakam tam olarak ne kadar mutlu olduğunu ifade etmeye yetecektir.
Kapitalizmin kendi içerisinde onlarca farklı sorunu var fakat aralarındaki en büyük ve can sıkıcı sorun tamamen kişisel bir söylem olsa da paranın satın almayı başardığı zamanla ilgili. Zira kapitalizm bir girişimciye ya da çalışana onlarca saat çalıştıktan sonra çalışmayacağı dönem yani mesai sonrası, hafta sonu tatilleri ya da emekliliği için zaman satın alma imkanı sunuyor. Bu çok önemli bir ayrıntı, tekrarlıyorum: kapitalizm çalışmadığınız zamanlarda harcama yapabilmek için zaten sahip olduğunuz zamanı satmanızı istiyor. Yani bu tam olarak zamanınızı alıp, zamanınızın her zerresini kendisi açısından faydaya çevirdikten sonra size geri satan bir sistem.
Üzerine neredeyse hiç düşünülmüyor fakat insanlar zaten sahip olduğu zamanı, sahip olmak istediği farklı zaman için satıyor. 5 gün çalışıp 2 gün tatil yapmayı kabul edebilen ya da yılın 11 ay 15 günü çalıştıktan sonra 15 gün izni yeterli gören bizlerin durumu tam olarak bu. Gerçekten o 15 gün bu kadar yani 11 ay 15 gün kadar değerli mi?
Ülkemizde emeklilik yaşı ortalama 60, ölüm yaşı ise ortalama 75. Gerçekten kesinlikle en az 40 yıl çalışmak kesin olmamakla beraber ortalama 15 yıl dinlenmek için bu kadar gerekli mi?
İngiltere kapitalizmin önemli bir örneğidir, fakat en başarılı örneklerinden birisi kesinlikle değildir. Çünkü kapitalizmin başarı saydığı şey aslında felsefesi itibariyle bir grup azınlığın çok zengin olması değildir, en düşük fiyatlarla en fazla malın en iyi şekilde tüketicilere ulaştırılmasını teşvik etmek, bununla beraber en zenginle en fakir arasındaki farkı düşük tutmaya çalışmaktır. Aslına bakılırsa dünyadaki en başarılı kapitalist ülkeler incelendiğinde en büyük 10 ekonomiye sahip ülkenin bu listede yer almadığı görülecektir, çünkü en büyük 10 ekonomiye sahip ülkelerin ekonomileri kapitalizmin tam manasıyla işlediği bir sistem değildir ve kapitalizmin başarısız örnekleri olarak gösterilebilir. Kapitalizmin en başarılı örnekleri:
Her şey Adam’la başladı!
Kapitalizmin kurucusu olarak tasvir edilen Adam Smith, ekonominin nasıl işlemesi gerektiğiyle ilgili yazdığı manifestosunda piyasa mekanizmasına, kişisel çıkarların nasıl ekonomik sisteme işlerlik kazandıracağına ve en önemlisi ekonomik sistemin aslında ne olması gerektiğine değinmiştir. İktisat’ın da kurucusu kabul edilen Adam Smith’in ekonomiye katkısı bununla sınırlı kalmamış kendisinden sonra gelecek ekonomi bilimcilerine tartışılması gereken onlarca farklı konu bırakmıştır.
Kapitalizm’den önce dünya çapında kabul gören ekonomik sistem insanların oturduğu toprak üzerinde himaye kurulmasını mümkün kılan feodalizmdir.
Feodalizmin geçerli olduğu bu dönemde köylüler karınlarını doyurabilmek için üzerinde oturdukları toprakların sahipleri yani aristokratlar için ağır tarımsal işleri ücretsiz olarak yerine getirmek, ürettiği ürünün de neredeyse tamamını aristokratlara vermek durumundaydı. Açlıkla tokluk arasında geçen bu dönemde de çok ciddi sömürüler söz konusuydu ve toplum tamamen sınıflara ayrılmıştı.
Sanayi devrimi sonrasında işler değişmeye başladı ve tarımsal üretimdense şehirlerdeki fabrikalarda üretilen ürünlerin çok daha fazla kişiye çok daha rahat satılabildiği, kar marjının da daha yüksek olduğu görüldü. Hal böyle olunca da aristokratlar köylerden kentlere göçmeye başladı ve en değerli bölge olarak görülen köylerin yerini yavaş yavaş en değerli kentler almaya başladı.
Tam da bu dönemde Adam Smith, gerçekleşen ticari faaliyetleri inceledi ve yeni bir ekonomi fikri doğdu. Bu fikre göre ticaretle uğraşan kişilerin daha uzaklara gidip hammadde temin edebilmek için bazı teşvik mekanizmalarına ihtiyaçları vardı ve bu ihtiyaç sonrasında da kapitalizm doğmuş oldu.
Kapitalist bir girişimci Çin’in en verimli topraklarında yetişen pirinçleri Malezya’dan temin ettiği işçilerin Avrupa’ya getirmesini mümkün kıldı ve global bir ticaret akışı ortaya çıkmış oldu.
Sombart’ın tabiriyle kapitalizmin ruhu kapitalizmden önce doğmuştur, çünkü ticari faaliyetlerle uğraşan bu girişimciler aslında sadece kavramsal olarak ifade edilemiyordu, buna karşın kapitalizmin neredeyse tüm ilkeleri çoktan doğmuştu ve geriye sadece Adam Smith’in 1789 yılında sistemin ismini koyması kalmıştı. Kapitalizm, o günden bu yana halen gelişimine devam etmektedir ve sistemle ilgili çeşitli iyileştirmeler yapılmaktadır.
Kapitalizmin gündelik hayatımıza etkisine değinmek abes olur çünkü çalan alarmla birlikte güne başladığımız andan, gün sonlandığında bir sonraki gün için alarmı kuruncaya kadar geçen süreçte yapılan neredeyse her şey kapitalist sistemin günümüz dünyasına etkisinden kaynaklanmaktadır. Doğru bilinenin aksine kapitalizm kar maksimizasyonu ya da daha fazla para kazanılmasıyla doğrudan ilgili değildir, kapitalizmin ortaya çıkış amacı kaynakların en etkin biçimde kullanılması ve olabildiğince düşük maliyetlerle tüketicilere sunulmasıdır. Fakat daha önce de değinildiği gibi sistemin içerisinde yer alan ve sistemin kendisi mutluluk kaynağı haline gelen insanlar nedeniyle sitem bir sömürü sistemine dönüşmüştür. Aksi taktirde kapitalizmin en başarılı örnekleri olarak nitelendirilen ülkelere bakıldığında refah seviyesinin ne denli yüksek olduğu, mutluluk seviyelerinin ve çalışma şartlarının ne denli iyi durumda olduğu görülebilecektir. Kısacası gerçek kapitalizm günümüz dünyasının küçük bir kısmında uygulanmakta, uygulanabilmektedir.
Kapitalizm felsefesi ortaya ilk çıktığında kötücül bir amaç taşımıyordu ve kesinlikle birkaç kişiyi zengin etmek maksadıyla ortaya çıkmamıştı. Defalarca değinildiği gibi sistemin ortaya çıkmasındaki tek amaç insanları çalışmaya ikna etmek, herkese en kaliteli ürünü en düşük maliyetle ve en verimli üretim süreçleri sonrasında ulaştırmaktı. Bu açıdan bakıldığında kapitalizm felsefesinin kötücül olduğunu söylemek doğru olmaz, fakat sistem içerisinde yer alan bazı insanlar için durum öyle bir hal aldı ki an itibariyle bu kişileri ne çalışmak ne de paranın satın alabileceği şeyler mutlu edebilmeye yetti. Bu kişiler için mutluluğun tek kaynağı banka hesabındaki bakiyenin sürekli artması, bakiyenin artması dışındaki her şey bu grup için önemsiz ve bir anlamı yok.
Dolayısıyla doğru uygulandığı taktirde insanlığa yarar getirebilecek bir sistemi daha kendi ellerimizle aleyhimize çevirdik ve bu noktadan sonra geri dönüş de epey zor. Ekonomistler sistemin çökeceğiyle ilgili net ifadeler kullanmaktan kaçınıyor fakat hiç kimse kapitalist sistemin çok sağlam olduğunu söyleyemez. Fark edilebileceği gibi herhangi bir ülkede kriz çıkması halinde neredeyse tüm dünya borsalarında sorunlar boy gösteriyor ve ticari hayat bu krizden doğrudan doğruya etkileniyor. Bu denli hassas bir sistemin ne kadar süre daha insanlık tarihinin bir parçası olacağı belli değil, ancak insanlığın ilerleyen dönemlerinde kapitalist sistemden farklı bir ekonomik modele geçileceği, geçilmesi gerektiği de aşikar. Bitcoin başta olmak üzere devrim niteliğindeki çeşitli teknolojik gelişmeler şimdiden finans zirvelerinin en çok konuşulan konularından olmayı başardı, ilerleyen dönemlerde hayatımızın bir parçası haline gelmesi ise kuvvetle muhtemel.
Paylaşım Ekonomisi (Sharing Economy) Nedir konulu yazımızı da okuyabilir ve gelecekte hakim olması beklenen ekonomik düzen hakkında bilgiler edinebilirsiniz.
Sanal para alım ve satımının yaygınlaşması ile birlikte farklı alt coinler ortaya çıkmaya başladı. The…
Vakıfbank, faizsiz kredi imkânı ile pandemi yüzünden geçim sıkıntısı yaşayan birçok kişiye destek sunuyor. Online…
Bireylerin ya da tüzel kişilerin belli miktarlar kapsamında, kamu hizmetleri için kanuni bir şekilde ödedikleri…
Taşıt kredisinin temel özelliği, kefil şartının bulunmamasıdır. Dolayısıyla birçok yeni taşıt sahibi krediye seçeneğine yönelmektedir.…
Loopring coin yorum, son zamanlarda en çok merak edilen popüler konular arasında yerini aldı. Öyle…
Dijital paranın global borsanın nabzı haline gelmesiyle birlikte, her gün yeni bir coin yüzüne çıkıyor.…